Dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek deyiminin anlamı nedir ?

Cansu

New member
“Dünyanın Kaç Bucak Olduğunu Göstermek” Üzerine Bir Hikâye

Geçen akşam kahvede otururken, bir arkadaşım bana çocukluk günlerimizi hatırlattı. O sırada dilimden istemsizce şu söz döküldü: “Adam sana dünyanın kaç bucak olduğunu gösterirdi!” Hepimizin bildiği bu deyim, aslında yaşanmış hikâyelerin içinde kendini daha net belli ediyor. Ben de sizlerle bu deyimi açıklayan, biraz düşündüren, biraz da gülümseten bir hikâye paylaşmak istiyorum.

Köyde Başlayan Hesaplaşma

Bir zamanlar küçük bir Anadolu köyünde Ali ve Zeynep adında iki kardeş yaşarmış. Ali, hesap yapmayı seven, stratejik düşünen bir gençti. Elindeki her işi plana, düzene oturtmaya çalışırdı. Zeynep ise daha çok insanlarla iletişim kurmayı bilen, empatisi güçlü, herkesi gönlünden yakalayan bir yapıya sahipti.

Bir gün köylerine dışarıdan gelen iri yarı bir adam, köy meydanında herkese posta koymaya başladı. İnsanlara sert sözler söylüyor, kimseyi dinlemiyor, “Ben size dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim!” diye böbürleniyordu. Köylüler sessizdi; kimse cesaret edip karşısına çıkamıyordu.

Erkeğin Stratejisi

Ali, adamın tavırlarını görünce öfkesine yenilmek istemedi. Onun yerine kafasında bir plan kurdu. “Bu adama gücün sadece kasla değil, akılla da gösterilebileceğini ispatlamalıyım” diye düşündü. Köyün eski harman yerine bir düzenek kurdu: büyük taşları kaldırmak için kaldıraçlar, odun kütüklerinden yapılmış engeller, çözülmesi gereken bir dizi küçük bulmaca…

Ertesi gün köy meydanında adama seslendi:

— “Madem bize dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek istiyorsun, o zaman gel bakalım, bir de bizim yollarımızda dene.”

Adam meydan okuma karşısında gururuna yediremedi, Ali’nin kurduğu düzenekten geçmeye razı oldu.

Kadının Empatisi

Ama işin içinde sadece strateji yoktu. Zeynep, ağabeyinin planının işe yarayacağını biliyordu fakat o, meseleyi biraz daha farklı ele aldı. Adamın yüzündeki öfkenin ardında bir kırgınlık, bir yalnızlık olduğunu sezdi. O yüzden engeller başlamadan önce adama yaklaştı ve yumuşak bir sesle sordu:

— “Sana bu kadar öfke ettiren şey nedir? Niye herkese meydan okuyorsun?”

Adam önce sertleşti, ama Zeynep’in bakışlarındaki samimiyet karşısında yumuşadı. Anlattı: Çocukluğunda hep hor görülmüş, kimse onu ciddiye almamış. Şimdi herkese gücünü göstermek, adeta dünyaya “ben de varım” demek istiyordu.

Zeynep’in empatik yaklaşımı, adamın içinde yıllardır sakladığı yarayı ortaya çıkardı. Köylüler onun sadece bir zorba değil, aslında yaralı bir insan olduğunu anlamaya başladı.

Dünyanın Bucaklarını Anlatan Sınav

Ali’nin düzenlediği sınav başladı. Adam ağır taşları kaldırdı, kütüklerin üzerinden geçti, bulmacaları çözmeye çalıştı. Fiziksel gücü etkileyiciydi ama akla dayalı kısımlarda zorlandı. Köylüler merakla izlerken Ali gülümsedi:

— “Dünyanın kaç bucak olduğunu görmek istiyorsan, sadece kasın değil, aklın da lazım.”

Tam o sırada Zeynep söz aldı:

— “Ama sadece akıl da yetmez. İnsan kalbini anlamadan, başkasının derdine ortak olmadan gerçek gücü gösteremez.”

Adam ter içinde kalmış, ama Zeynep’in sözleriyle daha da sarsılmıştı. Anladı ki, dünyayı gerçekten tanımak ne kasla ne de akılla sınırlıydı. Kalp, empati ve ilişki olmadan hiçbir şey tamamlanmazdı.

Deyimin Gerçek Anlamı

İşte o gün köylüler “dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek” deyiminin özünü yaşadı. Bu söz, sadece güçle birini dize getirmek değil, aynı zamanda hayatın farklı yüzlerini göstermek anlamına geliyordu. Bazen sert bir dersle, bazen stratejik bir planla, bazen de empatik bir dokunuşla insan karşısındakine dünyanın aslında göründüğünden daha geniş olduğunu anlatabiliyordu.

O iri yarı adam köyden ayrılırken şunu söyledi:

— “Ben size dünyanın kaç bucak olduğunu gösterecektim, ama siz bana gösterdiniz. Dünya sadece benim kollarımın gücüyle dönmüyor. İnsanların kalbi ve aklı olmadan hiçbir anlamı yok.”

Forumdaki Tartışmaya Açık Sorular

Bu hikâyeden sonra aklıma birkaç soru takıldı, sizinle paylaşmak istiyorum:

- Sizce “dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek” deyimi sadece gücü mü anlatıyor, yoksa hayatın genişliğini de mi?

- Erkeklerin stratejik planları mı daha etkili, yoksa kadınların empatik yaklaşımı mı?

- Siz olsaydınız o köyde, adama nasıl davranırdınız? Ona gücünüzü mü gösterirdiniz, yoksa yarasına dokunmayı mı seçerdiniz?

Sonuç Yerine

Bence bu deyim, sadece bir meydan okuma ifadesi değil. İnsanlara, hayatın sandıklarından çok daha fazla yönü olduğunu hatırlatıyor. Stratejiyle, güçle ya da empatiyle… Sonuçta “dünya” dediğimiz şey hepimizin bakış açısıyla şekilleniyor.

Şimdi söz sizde forum dostları: Sizce dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek, kime ve nasıl gösterilmeli?

---

Kelime sayısı: 842