BENGALURU: Sağlık ve Aile Refahı Departmanından alınan verilere göre, Karnataka’daki her beş doğumdan ikisi bu yıl Nisan’dan Ekim’e kadar sezaryenle gerçekleşti.
Uzmanlar, eyaletteki sezaryen oranını yüksek olarak nitelendirerek, bunu insanların güvenli doğum yapma arzusuna, daha düşük ağrı eşiğine, devlet sağlık hizmetlerinde personel sıkıntısına, ileri anne yaşına ve hamile kadınlardaki sağlık komplikasyonlarına bağladı.
Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerin başarması gereken belirli bir sezaryen oranı belirlemezken, uluslararası sağlık camiası ideal sezaryen oranını %10 ile %15 arasında görüyor. Ancak STOI’nin erişebildiği belgeler, sezaryen doğumların %38,8’inin Karnataka’da Nisan’dan Ekim’e kadar gerçekleştiğini ve 31 ilçenin yarısından fazlasının eyalet ortalamasının üzerinde olduğunu gösteriyor.
Çoğu C bölümü malzemeleri dan bildirildi Tumakuru (%62,7), ardından Chitradurga (%58,2) ve Udupi (%55,6). Bengaluru Urban, %40,8 oranında sezaryen doğum bildirdi.
Sağlık Bakanı K Sudhakar geçtiğimiz günlerde Tumakuru’daki ilçe ve taluk hastanelerinde gereksiz sezaryen doğumların izlenmesi ve kontrol edilmesi için bir komite kurulacağını duyurdu. Ayrıca sezaryen doğumların genel olarak toplam doğumların %20-40’ı içinde kalması gerektiğini iddia etti.
Dr. Vani Vilas Hastanesi kadın hastalıkları ve doğum bölümü başkanı Savitha şunları söyledi: “Bugün yüksek riskli gebeliklerle gelen çok sayıda hasta var – örneğin, 20 yaş altı ve 30 yaş üstü ve hamilelik sırasında diyabet ve hipertansiyonu olan yetişkinler. Ayrıca bugün OPD popülasyonunun %50’si polikistik over hastalığına sahip ve bazı zorluklardan sonra hamile kalıyorlar ve doğumlarını riske atmak istemiyorlar.”
Doktorların vajinal doğum konusunda ısrar ettiğini, ancak hastaların sadece sezaryen olmasını istedikleri takdirde buna mecbur olduklarını söyledi. “Yüksek riskli gebeliklerde çok uzun süre bekleyemezsiniz” diye ekledi.
Bir sağlık bakanlığı yetkilisi, devlet kurumlarındaki personel sıkıntısının doğum yapan her kadının izlenmesini zorlaştırdığını ve doğumda gecikme veya doğumda boğulma (doğumda solunumun sağlanamaması) gibi durumları önlemek için sezaryen yapıldığını itiraf etti.
“Bazı ilçelerde sezaryen oranlarının yüksek olması gerçekten ürkütücü. Bu cerrahi bir işlem olduğu için kadının spinal ya da genel anestezi alması ve buna bağlı komplikasyonları olması ve sonraki gebeliklerde bile sezaryen olması gerekeceği anlamına geliyor. … kadın iyileşene kadar anne ve çocuktan ayrı kalma süresi, daha uzun bir iyileşme süresi ve buna bağlı cerrahi komplikasyonlar, daha yüksek tedavi maliyetinden bahsetmiyorum bile,” dedi sağlık uzmanı Dr Sylvia Karpagam.
Dr. Tumakuru üreme ve çocuk sağlığı yetkilisi Keshavraj, eyalette sezaryenle doğum sayısının nedenlerini deşifre etmek için bir soruşturma yürütüldüğünü söyledi. “Doktorlar, olumsuz sonuçlar durumunda eleştiriye karşı temkinli davranıyorlar ve sıkıntı içindeki hastalar sezaryen istediğinde mecbur kalma baskısı altındalar.”
Uzmanlar, eyaletteki sezaryen oranını yüksek olarak nitelendirerek, bunu insanların güvenli doğum yapma arzusuna, daha düşük ağrı eşiğine, devlet sağlık hizmetlerinde personel sıkıntısına, ileri anne yaşına ve hamile kadınlardaki sağlık komplikasyonlarına bağladı.
Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerin başarması gereken belirli bir sezaryen oranı belirlemezken, uluslararası sağlık camiası ideal sezaryen oranını %10 ile %15 arasında görüyor. Ancak STOI’nin erişebildiği belgeler, sezaryen doğumların %38,8’inin Karnataka’da Nisan’dan Ekim’e kadar gerçekleştiğini ve 31 ilçenin yarısından fazlasının eyalet ortalamasının üzerinde olduğunu gösteriyor.
Çoğu C bölümü malzemeleri dan bildirildi Tumakuru (%62,7), ardından Chitradurga (%58,2) ve Udupi (%55,6). Bengaluru Urban, %40,8 oranında sezaryen doğum bildirdi.
Sağlık Bakanı K Sudhakar geçtiğimiz günlerde Tumakuru’daki ilçe ve taluk hastanelerinde gereksiz sezaryen doğumların izlenmesi ve kontrol edilmesi için bir komite kurulacağını duyurdu. Ayrıca sezaryen doğumların genel olarak toplam doğumların %20-40’ı içinde kalması gerektiğini iddia etti.
Dr. Vani Vilas Hastanesi kadın hastalıkları ve doğum bölümü başkanı Savitha şunları söyledi: “Bugün yüksek riskli gebeliklerle gelen çok sayıda hasta var – örneğin, 20 yaş altı ve 30 yaş üstü ve hamilelik sırasında diyabet ve hipertansiyonu olan yetişkinler. Ayrıca bugün OPD popülasyonunun %50’si polikistik over hastalığına sahip ve bazı zorluklardan sonra hamile kalıyorlar ve doğumlarını riske atmak istemiyorlar.”
Doktorların vajinal doğum konusunda ısrar ettiğini, ancak hastaların sadece sezaryen olmasını istedikleri takdirde buna mecbur olduklarını söyledi. “Yüksek riskli gebeliklerde çok uzun süre bekleyemezsiniz” diye ekledi.
Bir sağlık bakanlığı yetkilisi, devlet kurumlarındaki personel sıkıntısının doğum yapan her kadının izlenmesini zorlaştırdığını ve doğumda gecikme veya doğumda boğulma (doğumda solunumun sağlanamaması) gibi durumları önlemek için sezaryen yapıldığını itiraf etti.
“Bazı ilçelerde sezaryen oranlarının yüksek olması gerçekten ürkütücü. Bu cerrahi bir işlem olduğu için kadının spinal ya da genel anestezi alması ve buna bağlı komplikasyonları olması ve sonraki gebeliklerde bile sezaryen olması gerekeceği anlamına geliyor. … kadın iyileşene kadar anne ve çocuktan ayrı kalma süresi, daha uzun bir iyileşme süresi ve buna bağlı cerrahi komplikasyonlar, daha yüksek tedavi maliyetinden bahsetmiyorum bile,” dedi sağlık uzmanı Dr Sylvia Karpagam.
Dr. Tumakuru üreme ve çocuk sağlığı yetkilisi Keshavraj, eyalette sezaryenle doğum sayısının nedenlerini deşifre etmek için bir soruşturma yürütüldüğünü söyledi. “Doktorlar, olumsuz sonuçlar durumunda eleştiriye karşı temkinli davranıyorlar ve sıkıntı içindeki hastalar sezaryen istediğinde mecbur kalma baskısı altındalar.”