Rakibi Egale Etmek Ne Demek? Forumun En Eğlenceli Strateji Dersi
Selam sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle hayatın içinde her an karşımıza çıkan ama çoğu zaman fark etmeden uyguladığımız bir kavramı konuşacağız: rakibi egale etmek!
Hani bazen biri bir şey yapar, sen de “Dur bakalım, ben de oradayım!” dersin ya, işte o an aslında rakibini egale ediyorsundur.
Ama bu konuyu kuru kuru anlatmak olmaz. Gelin işi biraz mizahla, biraz empatiyle, biraz da stratejiyle harmanlayalım. Çünkü bu kavram sadece spor ya da rekabetle ilgili değil, hayatın ta kendisiyle ilgilidir.
---
Egale Etmek: Modern Zamanın Sessiz Savaşı
“Egale etmek” kelimesi Fransızca kökenli “égal” yani “eşit” kelimesinden gelir.
Yani birini egale ettiğinde aslında “ben de senin kadar iyiyim” demek istersin.
Ama bizde işler biraz farklı işler…
Bizim kültürde “rakibini egale etmek” çoğu zaman “ben senden bir tık iyiyim” anlamına gelir.
Bir erkek için bu, çoğu zaman stratejik bir planlama gerektirir.
Mesela arkadaşın yeni araba mı almış?
Erkek egosu hemen devreye girer:
“Hmm... ben de jantları değiştirsem, egale etmiş olurum.”
Kadınlar içinse iş biraz daha empatiyle karışık bir diplomasi oyunudur.
Arkadaşının yeni saç modeli mi var?
Kadın önce içten “çok yakışmış” der, sonra aynaya gidip sessizce düşünür:
“Ben de bir değişiklik yapayım ama o zannetmesin ki onun için yaptım.”
---
Ofiste, Aşkta, Hayatta: Egale Etme Sanatı
Hepimiz egale etmenin bir türünü yaşarız aslında.
Ofiste olur mesela:
Murat, toplantıda harika bir sunum yapar.
Ahmet hemen ertesi gün PowerPoint’in son sürümünü indirir, bir sunum hazırlar, görsel efektler yağmur gibi akar.
Sonra kimse fark etmez ama Ahmet’in iç sesi şöyledir:
“Ruhen egale ettim.”
Ya da ilişkilerde...
Kadın, sevgilisinin “Benim arkadaşım sevgilisine doğum günü için sürpriz yapmış” demesiyle birlikte gözlerini kısar ve şöyle düşünür:
“Bak sen şu romantik yarışa...”
Ertesi gün o da bir sürpriz yapar ama öyle gösterişli değil, duygusal, anlamlı.
Sonuç? Egale +1.
Erkekler genelde “durumu eşitlemek” için somut şeyler yaparken, kadınlar duygusal dengeleri kurarak egale eder.
Birinde hamle tahtası, diğerinde duygu stratejisi vardır.
---
Bilim İnsanları Egale Etmeyi Araştırsa...
Düşünsenize, bir gün bir üniversite “Egale Etme Davranışı Üzerine Sosyal Psikolojik Bir Analiz” başlıklı bir araştırma yayınlıyor.
Katılımcılar 100 erkek, 100 kadın.
Sonuçlar mı?
- Erkeklerin %72’si rakibini egale ettiğinde “adaleti sağladığını” düşünüyor.
- Kadınların %83’ü ise “dengeyi bulduğunu” hissediyor.
Yani erkekler olaya “puan tablosu” gözüyle bakıyor, kadınlar ise “ilişki dengesi” açısından yaklaşıyor.
Birisi “berabere kalmak” isterken, diğeri “barışı korumak” istiyor.
Ama ikisi de sonunda aynı şeyi yapıyor:
Rakibini yumuşakça egale ediyor.
---
Egale Etmek ve Ego: Kardeş Gibi, Kanka Gibi
Egale kelimesinin içinde gizli bir kahraman var: “Ego.”
Eğer ego olmasaydı, egale etmek diye bir kavram da olmazdı.
Çünkü insan biraz kıyaslamadan yaşayamaz.
Sosyal psikoloji diyor ki: “İnsan beyninin en ilkel dürtülerinden biri, statü karşılaştırmasıdır.”
Yani biri senden daha hızlı koştuğunda, daha güzel konuştuğunda ya da daha çok beğeni aldığında, beynin otomatik olarak “dengeyi kurmam lazım” sinyali gönderiyor.
Bu, içgüdüsel bir savunma mekanizması aslında.
Ama güzel tarafı şu: Biz bunu çoğu zaman zarifçe yapıyoruz.
Biri senden öne geçtiğinde hemen rakibini ezmiyorsun, sadece ufak bir hamleyle “Ben de varım” diyorsun.
İşte orada hem zekâ, hem mizah, hem de insanlık devreye giriyor.
---
Erkeklerin Egale Taktikleri: Mühendislik Ruhuyla Hamle
Erkeklerin egale etme biçimleri tam bir stratejik operasyon gibidir:
1. Durum Analizi: “Ne yaptı, nasıl yaptı, neden yaptı?”
2. Planlama: “Ben bunu nasıl geçerim ama belli etmeden?”
3. Hamle: “Yeni saat taktım, fark etti mi acaba?”
Ve finalde klasik cümle gelir:
“Yok ya, ben zaten seviyorum böyle şeyleri, o yaptı diye değil.”
Tabii ki herkes bilir, tam da o yüzden yapmıştır.
---
Kadınların Egale Etme Sanatı: Şefkatle Rövanş
Kadınlar için egale etmek, asla “yarışmak” değildir.
Onlar daha çok, dengeyi hissettirme sanatını kullanır.
Bir arkadaş “Benim eşim bana kahvaltı hazırlıyor” dediğinde, kadın hemen plan yapar ama rakip gibi değil, ilham almış gibi davranır:
“Ne güzel! Ben de bir deneyeyim bakalım.”
Ama kahvaltıyı yaparken sofraya minik bir not bırakır:
“Bugün kahvaltıyı ben yaptım, çünkü seninle her sabahı paylaşmak güzel.”
İşte bu, egale etmenin duygusal ve zarif versiyonudur.
---
Egale Etmek: Hayatın Tatlı Rekabeti
Gerçekte “rakibini egale etmek”, kazanmak değil, dengeyi yakalamak demektir.
Hepimizin içinde bir yarışçı var ama kimse tamamen yenilmek ya da tamamen yenmek istemez.
Asıl keyif, o küçük tatlı rekabetlerde gizlidir.
Bir arkadaş kahkaha atarken sen de gülersin.
Birisi yeni bir şey öğrendiğinde, sen de araştırırsın.
Sevgilin bir jest yaptığında, sen de bir adım atarsın.
Bunların hepsi, egale etmenin günlük versiyonlarıdır.
Ve aslında bu “denge” insan ilişkilerinin yakıtıdır.
Birini geçmeye çalışırken bazen kendini geliştirirsin, bazen gülersin, bazen de “boş ver ya” deyip hayatın tadını çıkarırsın.
---
Forumdaşlara Soru: Sizin Egale Anınız Ne?
Hadi şimdi itiraf zamanı forumdaşlar,
Siz hiç birini egale ettiniz mi?
Belki arkadaşınızı, belki sevgilinizi, belki de kendi kedinizi bile (o koltukta kim yatacak savaşı meşhurdur).
- Erkek forumdaşlar: En zekice egale planınız neydi?
- Kadın forumdaşlar: En tatlı “dengeyi kurma” anınızı hatırlıyor musunuz?
Yorumlarda paylaşın.
Çünkü itiraf edelim: Egale etmek olmasa, hayat biraz fazla düz olurdu.
Biraz yarış, biraz kahkaha, biraz strateji...
Sonuçta hepimiz insanız, hepimiz biraz “egale”yiz.
Selam sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle hayatın içinde her an karşımıza çıkan ama çoğu zaman fark etmeden uyguladığımız bir kavramı konuşacağız: rakibi egale etmek!
Hani bazen biri bir şey yapar, sen de “Dur bakalım, ben de oradayım!” dersin ya, işte o an aslında rakibini egale ediyorsundur.
Ama bu konuyu kuru kuru anlatmak olmaz. Gelin işi biraz mizahla, biraz empatiyle, biraz da stratejiyle harmanlayalım. Çünkü bu kavram sadece spor ya da rekabetle ilgili değil, hayatın ta kendisiyle ilgilidir.
---
Egale Etmek: Modern Zamanın Sessiz Savaşı
“Egale etmek” kelimesi Fransızca kökenli “égal” yani “eşit” kelimesinden gelir.
Yani birini egale ettiğinde aslında “ben de senin kadar iyiyim” demek istersin.
Ama bizde işler biraz farklı işler…
Bizim kültürde “rakibini egale etmek” çoğu zaman “ben senden bir tık iyiyim” anlamına gelir.
Bir erkek için bu, çoğu zaman stratejik bir planlama gerektirir.
Mesela arkadaşın yeni araba mı almış?
Erkek egosu hemen devreye girer:
“Hmm... ben de jantları değiştirsem, egale etmiş olurum.”
Kadınlar içinse iş biraz daha empatiyle karışık bir diplomasi oyunudur.
Arkadaşının yeni saç modeli mi var?
Kadın önce içten “çok yakışmış” der, sonra aynaya gidip sessizce düşünür:
“Ben de bir değişiklik yapayım ama o zannetmesin ki onun için yaptım.”
---
Ofiste, Aşkta, Hayatta: Egale Etme Sanatı
Hepimiz egale etmenin bir türünü yaşarız aslında.
Ofiste olur mesela:
Murat, toplantıda harika bir sunum yapar.
Ahmet hemen ertesi gün PowerPoint’in son sürümünü indirir, bir sunum hazırlar, görsel efektler yağmur gibi akar.
Sonra kimse fark etmez ama Ahmet’in iç sesi şöyledir:
“Ruhen egale ettim.”
Ya da ilişkilerde...
Kadın, sevgilisinin “Benim arkadaşım sevgilisine doğum günü için sürpriz yapmış” demesiyle birlikte gözlerini kısar ve şöyle düşünür:
“Bak sen şu romantik yarışa...”
Ertesi gün o da bir sürpriz yapar ama öyle gösterişli değil, duygusal, anlamlı.
Sonuç? Egale +1.
Erkekler genelde “durumu eşitlemek” için somut şeyler yaparken, kadınlar duygusal dengeleri kurarak egale eder.
Birinde hamle tahtası, diğerinde duygu stratejisi vardır.
---
Bilim İnsanları Egale Etmeyi Araştırsa...
Düşünsenize, bir gün bir üniversite “Egale Etme Davranışı Üzerine Sosyal Psikolojik Bir Analiz” başlıklı bir araştırma yayınlıyor.
Katılımcılar 100 erkek, 100 kadın.
Sonuçlar mı?
- Erkeklerin %72’si rakibini egale ettiğinde “adaleti sağladığını” düşünüyor.
- Kadınların %83’ü ise “dengeyi bulduğunu” hissediyor.
Yani erkekler olaya “puan tablosu” gözüyle bakıyor, kadınlar ise “ilişki dengesi” açısından yaklaşıyor.
Birisi “berabere kalmak” isterken, diğeri “barışı korumak” istiyor.
Ama ikisi de sonunda aynı şeyi yapıyor:
Rakibini yumuşakça egale ediyor.
---
Egale Etmek ve Ego: Kardeş Gibi, Kanka Gibi
Egale kelimesinin içinde gizli bir kahraman var: “Ego.”
Eğer ego olmasaydı, egale etmek diye bir kavram da olmazdı.
Çünkü insan biraz kıyaslamadan yaşayamaz.
Sosyal psikoloji diyor ki: “İnsan beyninin en ilkel dürtülerinden biri, statü karşılaştırmasıdır.”
Yani biri senden daha hızlı koştuğunda, daha güzel konuştuğunda ya da daha çok beğeni aldığında, beynin otomatik olarak “dengeyi kurmam lazım” sinyali gönderiyor.
Bu, içgüdüsel bir savunma mekanizması aslında.
Ama güzel tarafı şu: Biz bunu çoğu zaman zarifçe yapıyoruz.
Biri senden öne geçtiğinde hemen rakibini ezmiyorsun, sadece ufak bir hamleyle “Ben de varım” diyorsun.
İşte orada hem zekâ, hem mizah, hem de insanlık devreye giriyor.
---
Erkeklerin Egale Taktikleri: Mühendislik Ruhuyla Hamle
Erkeklerin egale etme biçimleri tam bir stratejik operasyon gibidir:
1. Durum Analizi: “Ne yaptı, nasıl yaptı, neden yaptı?”
2. Planlama: “Ben bunu nasıl geçerim ama belli etmeden?”
3. Hamle: “Yeni saat taktım, fark etti mi acaba?”
Ve finalde klasik cümle gelir:
“Yok ya, ben zaten seviyorum böyle şeyleri, o yaptı diye değil.”
Tabii ki herkes bilir, tam da o yüzden yapmıştır.
---
Kadınların Egale Etme Sanatı: Şefkatle Rövanş
Kadınlar için egale etmek, asla “yarışmak” değildir.
Onlar daha çok, dengeyi hissettirme sanatını kullanır.
Bir arkadaş “Benim eşim bana kahvaltı hazırlıyor” dediğinde, kadın hemen plan yapar ama rakip gibi değil, ilham almış gibi davranır:
“Ne güzel! Ben de bir deneyeyim bakalım.”
Ama kahvaltıyı yaparken sofraya minik bir not bırakır:
“Bugün kahvaltıyı ben yaptım, çünkü seninle her sabahı paylaşmak güzel.”
İşte bu, egale etmenin duygusal ve zarif versiyonudur.
---
Egale Etmek: Hayatın Tatlı Rekabeti
Gerçekte “rakibini egale etmek”, kazanmak değil, dengeyi yakalamak demektir.
Hepimizin içinde bir yarışçı var ama kimse tamamen yenilmek ya da tamamen yenmek istemez.
Asıl keyif, o küçük tatlı rekabetlerde gizlidir.
Bir arkadaş kahkaha atarken sen de gülersin.
Birisi yeni bir şey öğrendiğinde, sen de araştırırsın.
Sevgilin bir jest yaptığında, sen de bir adım atarsın.
Bunların hepsi, egale etmenin günlük versiyonlarıdır.
Ve aslında bu “denge” insan ilişkilerinin yakıtıdır.
Birini geçmeye çalışırken bazen kendini geliştirirsin, bazen gülersin, bazen de “boş ver ya” deyip hayatın tadını çıkarırsın.
---
Forumdaşlara Soru: Sizin Egale Anınız Ne?
Hadi şimdi itiraf zamanı forumdaşlar,
Siz hiç birini egale ettiniz mi?
Belki arkadaşınızı, belki sevgilinizi, belki de kendi kedinizi bile (o koltukta kim yatacak savaşı meşhurdur).
- Erkek forumdaşlar: En zekice egale planınız neydi?
- Kadın forumdaşlar: En tatlı “dengeyi kurma” anınızı hatırlıyor musunuz?
Yorumlarda paylaşın.
Çünkü itiraf edelim: Egale etmek olmasa, hayat biraz fazla düz olurdu.
Biraz yarış, biraz kahkaha, biraz strateji...
Sonuçta hepimiz insanız, hepimiz biraz “egale”yiz.